Gene yurt dışı, gene pegasus ve gene ucuz bilet.
Yazıma başlamadan önce Pegasus‘a şükranlarımı sunuyor ve 2. kez Saraybosna turumu anlatmaya geçiyorum. Arkadaşlar 1 ay öncesinden 210 tl ye bilet bularak anneme ve teyzeme sürpriz yapıp 3 adet Saraybosna bileti alıyorum. Fakat kışın Balkanlara gitme fikri bende nedense bir hava durumu klasiği olan “balkanlardan gelen soğuk hava…” cümlesini hatırlatıyor:) (Kasım 2013 te yazılmıştır)
Evet çantalarımızı soğuk ve yağmura karşı sıkı bir şekilde dolduruyor ve Sabiha Gökçenden 1buçuk saatlik yolculuk ile kendimizi Saraybosna Hava limanında buluyoruz. Çantalarımızı aldıktan sonra taksiye doğru yöneliyorum ve pazarlığa başlıyorum. Bu arada arkadaşlar taksiye bineceğiniz kişi sayısı fiyatlandırmada çok önemli . Tek başınıza 20 km ye Baş Çarsıya gitme ihtimaliniz var iken bizi 3 kişi gören taksici 30 km den aşağıya olmaz diyor. 3 kişisiniz kişi başı 10 normal diyor. Bizde iyi bari diyip Baş Çarşıdaki otelimize gidiyoruz. 1 ay önceden booking.com dan kişi başı 21 euro ya ayarladığım Hotel Hayat‘ a gidiyoruz. Arkadaşlar otel konum olarak çok iyi Baş Çarşıya 2 dakika yürüme mesafesinde ve ara sokakta olduğu için geceleri fazlasıyla sessiz.
Çantaları otele atıp akşam yemeği yemek için Baş Çarşıya iniyoruz. Daha önceden geldiğim için güzel ve geç saatlere kadar açık olduğunu bildiğim bi dükkana Cevapi yemeğe giriyoruz. Yemeğimizi yedikten sonra çarşıda bir tur atalım diyoruz ve perşembe akşamı olduğundan dolayı herhalde çarşı fazlasıyla sessiz ve sakin olarak bizi karşılıyor. Ufak da olsa akşam turumuzu atıp cafelerden birinde bir şeyler içip otelimize dönüyor ve yarınki planımızı yapıyoruz. Evet perşembe akşamı Saraybosna ya geldik ve cuma günkü planımızı Mostar’ a gitmek üzere ayarlayıp, sabah sıkı bir şekilde kahvaltı yaptıktan sonra taksi ile otobüs terminaline gidiyoruz. (Yaklaşık başçarşı – terminal arası 7km)
Terminale geldikten sonra 3 kişilik Mostar biletlerimizi alıyoruz (bilet 15km) ve 11:30 da kalkacak olan otobüsümüzü beklerken terminalin içinde ki ufak bi dükkana gidip hem ısınıp hemde bir şeyler içelim diyoruz.
Otobüsümüz biletimizde yazan numaradaki terminale geliyor ve biz de otobüse yerleşiyoruz. Biletinizde yazan numaranın hiçbir önemi yok, kafanıza göre herhangi bir yere oturabilirsiniz. Hareket vakti.. Ortalama yolculuğumuz 2 saat 15 dakika sürüyor ve fazlasıyla yeşile doyuyoruz. Dağların arasından kimi zaman tek şeritli yollarda ilerleyerek kah gülüyor kah hüzünleniyoruz. Savaşın izlerini insanların bahçesindeki mezarlıkları görerek bir kez daha yaşamış oluyoruz. Ama mavinin ve yeşilin en güzel tonları, harika doğası ve o tarihi dokusuyla yolculuğumuz bizi fazlasıyla büyülemeye yetiyor.
Otobüsün diğer ilçelerden geçerken durup yolcu alması ve yağmurun hızlanması bizde endişe yaratıyor 😀 İnşallah Mostar da hava yağmurlu değildir diyoruz…
ve Mostar‘ dayız…
Yoğun bir yağmura maruz kalmasak da, yağmur bize şemsiyesiz gezemeyeceğimizin sinyalini veriyor ve benim 4 kişilik çadır benzeri şemsiyemi açmam ile gezimiz Mostar da başlıyor:D
Gezimi anlatmaya başlamadan önce Mostar ile ilgili detaylı bilgi vermek isterim.
Osmanlı’ nın Dünya Mirası Mostar
Geçtiğimiz yüzyılın en kanlı savaşlarından birinin yaşandığı Yugoslavya, Osmanlı kültürel mirasının bir bir yok oluşuna, binlerce Müslüman’ın dökülen kanlarına görgü tanıklığı etmiş bir ülke. Çoğumuzun hatırladığı bu savaşın unutulmaz görüntülerinden birisi de tarihi Mostar köprüsü ve 1993 yılında Hırvat milislerin topçu ateşiyle yıkılan TV görüntüsü.
Mostar’ ın Doğuşu
Kanuni Sultan Süleyman baş mimarı Sinan’ ı huzuruna çağırarak şöyle söylediği anlatılmaktadır: "Ey koca mimar! Batı’ da gittiğimiz en uç ilimiz Mostar’ da öyle bir köprü yaptırasın ki, bu güne kadar eşi benzeri görülmeye; bakan gözü gönlü fethede; Türk’ ün adını hatırlata, yaşata! Bu fermanın üzerine Mimar Sinan ‘ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından tasarlanan köprü, 9 yılda inşa edilmiş ve 1566 ‘da tamamlanmıştır.
4 metre genişliğinde, 30 metre uzunluğunda ve Neretva nehrinden 24 metre yükseklikteki köprü, dönemi için gelişmiş bir teknoloji ile inşa edilmiş olup günümüzde UNESCO tarafından dünya kültür mirasının bir parçası olarak kabul edilmiştir. Köprü, çevresindeki kente de adını vererek Mostar, Hersek bölgesinin ana kenti olmuş diyebiliriz.
Rivayete göre Osmanlı Sultanı’nın Mimar Hayreddin ‘e “tahta destekler kaldırıldığında köprü yıkılırsa onu idam edeceğini söylediği” ve mimarın o gün kendi mezarını kazmaya başladığı anlatılır. Köprü sağlamlığını kanıtlarcasına ‘429 yıl ‘ ayakta kalmayı başarmıştır.
Kentin erkeklerinin, nişanlılarına cesaretlerini kanıtlamak için düğün öncesinde köprüden Neretva nehrine atlamaları da köprünün ününe sanki ün katmıştır.
Mostar Köprüsünün iki ayağından birine Tara diğerine Helebiye adı verilir. Evliya Çelebi’nin de Tara adlı ayağının kulesinde (bu günkü devlet konukevi) üç ay kalarak seyahatnamesini yazdığı ve seyahatnamesinde nehrin bir yakasından diğerine uzanan, gökkuşağına benzettiği Mostar’ın gezdiği 16 imparatorluk içerisinde benzersiz bir yapı olduğunu belirtmiştir.
Mostar Köprü’sünün Yıkılışı
Köprüye ilk saldırı 1992’ de Bosnalı Sırplar tarafından düzenlendi. Kasım 1993’ de Hırvat tankları köprüye daha büyük bir zarar veren saldırılarına başladı. Kasım ayının sonunda ise köprü tamamen yıkıldı ve 456 kalıp taş Neretva’ nın sularına gömüldü.
Halkın ihtiyacını karşılamak için tarihi taş köprünün yerine nehrin iki yakasını birleştiren derme çatma ahşap bir köprü yapıldı.
Yeni Köprü be Yeni Yaşam
Farklı iklim koşullarında farklı güzelliğe bürünen Mostar çoğumuzun hatırlayacağı gibi 2004 yılında gençlerin nehre atlayış gösterileri ve görkemli bir törenle açıldı. Bugün çok uluslu bir yönetim tarafından yönetilmekte olan bölgede Hırvatlar nehrin batısında, Müslümanlar doğusunda yaşamlarını sürdürmektedirler. Sırplar ise kente geri dönmediler.
